12 Kasım 2014 Çarşamba

Tırnaklarımın Kat Kat Ayrılmasını Nasıl Önledim?


Herkese tekrar merhaba, bir önceki yazıyla arayı çok açmadan bu ayın ikinci yazısı ile karşınızdayım. Bu sefer konumuz, birçok kişinin sorunu olabilecek türden: Tırnakların kat kat ayrılması.
Efendim, "neler neler kullanmadım, neler neler yapmadım ben bu tırnakların kat kat ayrılmaması için" diyenlerdenseniz belki bende işe yarayan bu çözüme bir göz atmak istersiniz.

Tırnakların bu denli güçsüzleşmesinin birtakım sebepleri var elbette. Kalsiyum veya keratin eksikliği bunun nedenlerinden sadece birkaçı. Bunlar için özel ojeler var biliyorsunuz ki. Ayrıca kullandığımız base coatlar da genelde tırnağın bu eksikliğini gidermek için kalsiyum ve keratin içeriyor. Başlıca bu zamana kadar kullandığım ürünleri sayarsam; Rimmel Stronger Base Coat, Pastel Kalsiyum ve Pastel Keratin.
  • Rimmel'in ürününden pek fayda görmedim diyebilirim. İçinde hem kalsiyum hem de keratin bulunmasına rağmen tırnaklarım kat kay ayrılmaya, ayrıldıkça da incelip kırılmaya devam etti.
  • Pastelin kalsiyumu da ihtiyacımı pek karşılamadı; çünkü sanıyorum bende kalsiyum eksikliği yok.
  • Keratin oje ise tırnaklarıma çok yaradı diyebilirim. Başlangıçta ayrılmaktan incelmiş tırnaklarım biraz daha kalınlaştı ve sertleşti. Bu nedenle üründen ilk başta memnun kaldım; ancak uzun vadede o da ayrılma problemimi çözemedi.
Bu arada bana "limonla oyna bol bol" dendi, elimden geldiğince yaptım ama niyeyse limon asitli olduğu için tırnaklara zarar verir gibi bir kanı oluştu bende.

Derken bir gün, takip ettiğim bir nail artistin sayfasındaki manikür önerilerini okurken tırnakların ayrılmaması için neme ihtiyacı olduğunu bu nedenle, tırnak yağları veya zeytinyağı ile tırnaklara haftada bir kez de olsa bakım yapmak gerektiğini okudum.  Bu öneriyi uyguladıktan sonra zaman içerisinde hem keratin ojesini base coat gibi kullanarak hem de haftada bir kez tırnak etlerini ve tırnakları yağlayarak bu sorunu aştım. Yapmanız gereken tek şey sadece tırnak etlerine ve biraz da tırnağın üzerine yağ damlatıp, onun emilimini sağlamak. Bu süre içerisinde parmaklarınızla tırnak etlerinizi bile itebilirsiniz :D Özellikle ojeleri çıkartırken kullandığımız aseton veya asetonsuz çıkartıcılar tırnakları çok kuruttuğu için ojeleri çıkarttıktan sonra tırnakları yağlamamız önemli.

Kullandığım tırnak yağına gelince, denemek için Essence'in tırnak yağını almıştım ancak dediğim gibi zeytinyağı ile veya başka bir yağ ile de bunu yapabilirsiniz.

Umarım sizler için de çözüm olabilecek bir yazı yazmışımdır.
Sevgiler.

5 Kasım 2014 Çarşamba

Nail Art 101- Resim Yapıştırma Tekniği



Herkese kocaman bir "MERHABA"!!  Tam bir ay sonra yeni yazımla karşınızdayım. Bu yazımda sizlere farklı ama bir o kadar da işe yarar bir nail art tekniğinden bahsedeceğim. Aslında anlatacağım şey tam olarak nail art tekniği olmamakla beraber, tırnaklara da uygulanabilir. Tekniğin ismi "dekupaj". Ahşap boyamayla yakından ilgilenenlere bu ismin tanıdık geldiğini sanıyorum. Dekupaj, beğendiğinizin bir resmi ahşap üzerine yapıştırmak demek. Biz de bu yöntemle tırnaklara da istediğimiz, güzel resimleri yapıştırabiliriz.

İşte Size Gerekenler:

- Dekupaj Tutkalı ( Bunu hobi dükkanlarında rahatlıkla bulabilirsiniz)
- Renkli fotokopi yapılmış bir resim. (Renkli fotokopi olması önemli renklerin dağılmaması açısından)

Dekupaj tekniği için kullanacağınız resmin üzerine basılı olduğu kağıdın normal renkli fotokopide kullanılan kağıda göre biraz daha ince olmasını tercih etmelisiniz. Yoksa yapıştırma işleminden sonra kağıt tırnak üzerinden kalkabiliyor, kalktığı yer ıslanıp, parçalanabiliyor. Bu nedenle bu önemli bir ayrıntı.

Hadi Yapalım:

1. Tırnağımıza her zamanki gibi base coat sürüyoruz. (bu olmadan asla oje sürmeyin)
2. Sevdiğimiz ve fon rengi olarak düşündüğümüz ojeyi tırnağa sürüyoruz ve kurumasını bekliyoruz. Tercihen ikinci katı da sürebilirsiniz- ancak tek seferde olabildiğince bol sürüp kapatıcılığı sağlarsanız daha iyi olur, hem fazla miktarda oje olmayacağından kuruması zaman almaz hem de resim yapıştırırken üstüne bastıracağımız için oje ile tutkal birbirine geçmez, elleriniz de fazla yapışıp pislenmez.
3. Oje kuruduktan sonra sevdiğimiz ve renkli fotokopi yaptırdığımız resmimizi alıp, kesiyoruz, işlem için hazır hale getiriyoruz.
4. Dekupaj tutkalını resmin arkasına sürüyoruz ve tırnakta istediğimiz yere yapıştırıyoruz.
5. Resmin üstüne bastırıp iyice yapışmasını bekliyoruz, arada tampon yaparak da baskı uygulayabiliriz. Bu noktada bilmeniz gereken tutkalın normal bir ojeye göre geç kuruduğu. Bu nedenle sabırlı olmalısınız.
6. Baktınız ki tutkal kurudu bu sefer tutkalı resmin üstünden de geçerek bütün tırnağa uyguluyoruz ve kurumasını bekliyoruz. Tutkal ilk başta beyaz olacaktır fakat kuruyunca transparan hale gelecektir.
7. İlk kat tutkal kuruduktan sonra ikinci katı da atıp bekliyoruz. (Bunları yapmamızın sebebi, tırnağı su geçirmez yapıp resmi korumak)
8. İkinci kat kuruduktan sonra top coatu sürüyoruz, tercihen tırnağımıza kurutucu yağ/sprey uyguluyoruz.

Böylelikle her şey 8 adımda bitiyor. Anlayamadığınız bir nokta varsa internetten ahşap boyama ile ilgili dekupaj videolarını seyredip işlemleri kafanızda netleştirebilirsiniz. Görüldüğü gibi biraz vakit ayırmak gerekiyor ancak aşağıda fotoğrafını koyduğum Lady Gaga konseri için yapmış olduğum "Artpop" nail artıma bakarsanız bu vaktin sonuca değdiğini görürsünüz :)


 
Sevgiler.

6 Ekim 2014 Pazartesi

Ojelerde Bulunabilen Zehirli Maddeler

Bu yazımda benim için çok önemli olan bir konuyu ele almak istedim. Hemen hemen her gün hayatımızda olan bu kozmetik ürünün sağlığımız için zararlı olabileceği konusunda sizleri düşündürtmek ve oje tercihlerinizde biraz daha dikkatli olmanızı sağlamak amacıyla konu hakkında bildiklerimi sizlerle paylaşıyorum.

Eğer aldığınız ojede aşağıdaki maddelerden herhangi biri varsa, lütfen aldığınız şişeyi geri yerine bırakın:

1. Toluen

Kimi saç boyalarında da bulunan bu madde boya, plastik, gazolin, uçak ve ayakkabı yapıştırıcılarının imalatında kullanılıyor. Vertigo, felç, koma, kavrama yetisinde azalma, körlük gibi merkezi sinir sistemi semptomlarının başlamasına sebep oluyor.  Ayrıca karaciğer, böbrek ve kas-iskelet sistemini de etkiliyor. Ayrıca hepatit, aşırı kansızlık, kemik oluşumunun önlenmesine de neden oluyor.

2. Formaldehyde

Genellikle koruyucu olarak kullanılmaktadır. Kontakt dermatit, kabartı ve kimyasal yanıklara neden oluyor. Az miktarına bile maruz kalınması halinde göz, deri ve solunum sistemi tahrişleri, fazlasına maruz kalındığı takdirde ise kalp ritmi düzensizliğine, akciğer şişkinliğine ve hatta ölüme yol açabiliyor.

3. Dibutyl phthalate

Kokulara, plastiklere ve çözücülere (solvent) konulan yaygın bir maddedir. AB’de yasaklanmış durumda, ancak ABD’de kullanımı devam etmekte. Üreme ve sinir sistemlerinde zehirlenmeye, endokrin hormonlarının bozulmasına ve akciğerlerde tahrişe neden oluyor.

Yukarıda isimlerini verdiğim maddeleri içeren ojeleri sürerken tırnak etine taşırdığımızda, tırnak etlerinde açık yara olduğunda ya da bazen tırnak üzerinden bile deri bunları emiyor. Bu şekilde vücut sistemimize giren maddeler zararlı etkilerini gösteriyor. Bu nedenle oje tercihimizde zehirli maddeleri içermeyen markaları tercih etmemiz gerekiyor.

Güvenle kullanabileceğimiz markalar neler?

Tespit edebildiğim güvenli markalar:  Pastel, Flormar, Yves Rocher, Sally Hansen, The Body Shop, China Glaze, Mavala, Chanel, Golden Rose, Maybelline Color Show, Wet n Wild. O.P.I marka ojelerde genel itibariyle bu maddeler bulunmamasına karşın bazı ojelerinde formaldehyde bulunuyor, ancak sitelerinde yazdığına göre maddenin miktarı normale göre 4 kez azaltılmış.

Bu saydığım markalar dışında alacağınız herhangi marka bir ojeyi içeriğine bakarak almanızı tavsiye ederim. Markanın oldukça ünlü olmasının bu maddeleri kullanmayacağı anlamına gelmediğini de ayrıca hatırlatmak isterim, zira böyle bir markanın bir ürününde üç zehirli maddenin birden kullanıldığına şahit oldum.

Ayrıca bilindiği üzere markalar tüketicileri dinlerler. Siz de benim gibi zehirli maddeleri ürünlerinde kullanan bir markaya rastladığınızda mail yoluyla onlarla maddeleri kullanmamaları konusunda uyarabilir, bir de bunları satan parfümerilerden veya kozmetik mağazalarından bu tip ojeleri getirmemeleri konusunda istekte bulunabiliriz. Eğer tüketiciler olarak, bu konuda ısrarcı olursak her seferinde alacağımız ojenin içerisindeki maddeleri kontrol etmekten de kurtulmuş oluruz.

5 Eylül 2014 Cuma

1930'ların Tırnak Modelleri


 
Son yıllarda moda ve dekorasyonda karşımıza çıkan vintage ve retro stillerinden ilham alarak sizlere 1930'lu yıllardaki tırnak modellerini tanıtacağım. Dilerim beğenirsiniz. Ayrıca  bu stil ile ilgili bir de video hazırlayacağım ileriki zamanlarda böylece siz de fazla malzemeye gerek kalmaksızın bu stili nasıl yaptığımı öğrenebileceksiniz :) 
 
Yarım Ay Manikürü
 
Öncelikle benim en çok beğendiğim model, "yarım ay" manikürü. Bu manikür de son yıllarda epey kullanılan ve de sevilen bir manikür oldu. Ancak yarım ay manikürünün kökeni 1930'lu yıllara dayanıyor. Günümüzde ise bu manikürü "imza manikürü" olarak taşıyan isim ise Dita Von Teese.

 
Dita Von Teese 2011'de, taşıdığı bu imza manikürünü hayran kitlesi ile de paylaşmak için takma tırnak imal ettirdi. Ürün şu anda da hala piyasada bulunabiliyor.
 
Bana göre bu manikür en çok uzun ve yuvarlak törpülenmiş tırnaklarda kendini belli ediyor. Kare kesimli ya da kısa tırnaklara uygulandığında bana çok estetik gelmiyor; ama tabii herkesin zevki ayrı :) Ancak orijinal hali DVT'nin kullandığı gibi.
 
Ay Manikürü
 
Yarım aydan farkı ise tırnağın sadece ortasının boyalı olması, dibinin ve uç kısmının doğal tırnağın görünebileceği şekilde kalması.  Dita Von Teese ay manikürünün yaratılma amacını"1930'larda kırmızı ojenin tırnak uçlarından dökülmemesi için" olarak açıklıyor. Çok akıllıca öyle değil mi? Biz ojelerimizin tırnak uçlarından soyulması derdi ile uğraşaduralım, 1930'larda kadınlar bu dertle uğraşmamak için çok pratik bir yol seçmiş ve bunu da bir tarz haline getirmiş. Ay manikürünü de günümüzde de bir çok vintage model kullanmakta. Benim de beğenerek takip ettiğim Idda Van Munster de bir ara tırnaklarını bu şekilde kullandı.
 
 
Bu iki manikürün de aslı gördüğünüz gibi kırmızı ve beyaz oje kombinasyonuna dayalı; ancak siz dilerseniz bu modelleri günümüz modasına uyarlayıp neon renklerle kullanarak size en uygun tarzı da yaratabilir veya yarım ay manikürünüze benim gibi bir ışıltılı taş koyarak tarzını farklı kılabilirsiniz.
 
 
 

23 Ağustos 2014 Cumartesi

(KY) Galaksi Nail Art



Herkese merhaba,
Uzun bir aradan sonra sizlere çok basit, zamanınızı çok almayan bir nailart göstermek istiyorum. İnstagram hesabımı takip edenler bugün eklemiş olduğum videodan nasıl yapıldığını öğrenmişlerdir; ancak burada biraz daha detaylandıracağım.

Öncelikle nasıl bir görüntüsü olacağına beraber bakalım:




NASIL YAPILIR?

1. İlk olarak tırnaklarımızı korumak için baz tabakamızı sürüyoruz.
2. Tabaka kuruduktan sonra uzay arka planını yapmak için siyah ojemizi sürüyoruz ve kurumaya bırakıyoruz.
3. Arkasından ombre tırnak yapımında kullandığımız süngeri kullanarak beyaz ojeyi tamponlayarak uyguluyoruz. Bu, sonra üstüne gelecek renklerin daha iyi görünmesini sağlayacak.
4. Beyaz ojenin üzerine, galaksiyi, yıldızları hangi tonda yapmak istiyorsak o tona uygun olarak seçtiğimiz ojelerin en açık rengini süngerle uyguluyoruz. (Ben galaksinin merkezini pembe yapmak istediğim için beyazın üzerine ilk uyguladığım oje lila rengi oldu)
5. Alta uyguladığımız ojenin bir koyu tonlusunu da yine süngerle uyguluyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken şey, galaksinin bir merkezi olacağı için koyu renkleri merkez neredeyse oraya doğru uygulamak ve üstten de renk geçişlerinin gözükmesi için ilk renkle arasında boşluk bırakmak. (Benim örneğimde merkez tırnak ucuma doğru olduğu için ikinci rengi ilk rengin seviyesinin biraz daha altından başlatarak, tırnak ucuna doğru uyguladım)
6. Süngerle merkez rengini uyguluyoruz.
7. Yanar dönerli yaldız bir ojeyi tırnağın üstünden geçerek aradaki yıldızları yapıyoruz.
8. Beyaz bir ojeyle nokta şeklinde yıldızlar, gezegenler çiziyoruz.
9. Üst bazımızı sürüyoruz ve tamamlıyoruz.

Videosu için tıklayın: http://instagram.com/p/sCMqpiKqtE/
(not: beyaz yıldızları sonradan eklediğim için videoda yer almıyorlar)

İşte ilham alabileceğiniz başka çalışmalar:

http://iconosquare.com/p/792881291128446771_224734326

http://iconosquare.com/p/793137666162893599_42546991

http://iconosquare.com/p/792759254035125777_36032740

http://iconosquare.com/p/493428253149907633_440537321

http://iconosquare.com/p/788851950561320286_542111334





18 Temmuz 2014 Cuma

Yeni Takıntım: Holografik Ojeler

 
 
Holografik ojeyi geçen yazımda sizlere yaptığım bir tasarım ile tanıtmıştım. Bu yazımda ise sizlere iki farklı markanın holografik ojelerini kıyaslayacağım. Bir önceki yazımda sizlerle paylaştığım nail art Color Club'ın 981 Angel Kiss ojesi ile yapılmıştı. Bu hafta ise iki gün önce elime ulaşan China Glaze markasının OMG koleksiyonundan  638 BFF numaralı ojesinden bahsedeceğim.
 
 
Öncelikle China Glaze'in holografik ojeleri hakkında bilmeniz gereken şey; markanın bu konuda farklı koleksiyonları olduğu. Bir koleksiyonun üzerinde HOLOGRAPHIC yazarken benim elimde bulunan OMG koleksiyonu ojede hiçbir ibare yer almıyor. OMG koleksiyonunda yer alan ojeler ton farkına göre üretilmiş. Örneğin BFF'nin hem açık hem de koyu versiyonu var. LOL isimli mor oje de yine açık ve koyu olarak üretilmiş. Bu yüzden alacağınız zaman buna dikkat etmenizi öneririm.
 
Gelelim ojeleri karşılaştırmaya; Color Club'ın ojesi şişesinde gerçekten hologram bir yapıda olduğunu gösteriyor; ancak China Glaze sıradan bir mıknatıslı oje görüntüsü veriyor. Bu seriden haberdar olmayan birinin gerçekten holografik oje olduğunu anlaması için ışığa doğru tutması ve şişeyi de evirip çevirmesi gerekiyor.
 
 
Color Club ojenin rengi biraz daha griye kaçtığından içindeki hologramı daha iyi yansıtıyor; ancak aynı ışığın altında ikisinin tırnaktaki halini kıyaslayınca bana sanki China Glaze daha iyi yansıtma yapıyor gibi geldi. Böyle düşünmemin nedeni  Color Club ojeye 1 hafta boyunca gözüm alıştığı için olabilir.
 
 
China Glaze'in ayrıca tırnağı sertleştirici özelliğini de belirtmem gerekiyor; çünkü bu konuda Color Club'a fark atıyor.
İkisi de gölge yerlerde hiçbir özelliği yokmuş gibi durduğundan bu konuda ikisini de eşit sayabiliriz.
 
Temin edilme bakımından karşılaştırırsak eğer, Color Club ojeleri Türkiye'de Sevil Parfümeri'den bulma imkanımız vardı. Genelde bu markanın çeşitli renklerini getiriyorlardı; ancak yakın zamanda edindiğim bilgiye göre artık bu marka ojeleri getirmeyeceklermiş. Dolayısıyla eğer son kalanlara rastlayabilirseniz kendinizi şanslı saymalısınız. 
China Glaze ojeleri ise bulmanız çok daha olası. Ben elimdekini www.kozmetiksite.com dan aldım; ancak burada da stoklar sınırlı. Bu site dışında China Glaze'i www.gittigidiyor.com üstünden de satan bir sürü satıcı var. O siteye de bakmanızı öneririm.
 
Fiyat açısındansa, Color Club normalde 20 TL'ye satılırken benim aldığım zaman biraz pahalılanıp 30 TL olmuştu. China Glaze ise 24,50 TL, ancak 7 TL kargo parası ile beraber 31,50 TL'ye bana mal oldu. 
"Bir oje için bu kadar para verilir mi?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim :)) Ancak holografik ojeleri bulmak şu an bile oldukça zor ve satıcıların stokları da sınırlı. Bu nedenle bir daha hiç bulamama olasılığınız var. Kaldı ki China Glaze'in her holografik ojesi aynı fiyata da satılmıyor. Bu nedenle hem fiyatını hem de rengini beğendiğiniz bir oje bulabilirsiniz. Bir de eğer benim gibi iseniz bir şişe ojeyi yıllar boyunca kullanabilir ve böylece ojeyi daha ekonomik yapabilirsiniz.
 
Ojelerin tırnaktaki duruşu ve ışığı yansıtışını görmek için, instagram hesabıma bakabilir ( @dikkatojevar) veya bu linke de tıklayabilirsiniz: http://instagram.com/p/qmGfEMKqoW/
 
Sevgiler.
 

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Tırnak Dünyasının Farklı İsmi: Color Club Holografik Oje




Color Club holografik ojeyi nail art konusunda sıkça ve severek takip ettiğim Tartofraise'in çalışmalarına bakarken keşfettim ve ilk görüşte aşık oldum! Başlarda Türkiye'de bulabileceğimi düşünmemiştim; ancak Google'da yaptığım kısa bir araştırmadan sonra Sevil Parfümeri'nin bu ojeleri sattığını öğrendim. Öğrenmemden de yaklaşık 8 ay sonra aldım (bu işi neden bu kadar geciktirdiğimi inanın ben de bilmiyorum). Ancak o sırada parfümeride sadece 981 numaralı Angel Kiss'i bulduğum için serinin diğer çeşitlerine bakıp alma şansım olmadı. Hele bir de satış temsilcisi "Bir daha bu ojelerden gelmeyecek" deyince düşünmedim bile gerisini.

Ve nihayet bugün bu çok ama çok istediğim ojeyi, ellerimde bulunan uçan kelebek figürlü (ilk başta arı idi) nail artımı sildikten sonra sürdüm. O kadar güzel durdu ki, saniyede bir tırnaklarıma bakıyorum :)
Tartofraise bu ojeleri bütün parmaklara sürdükten sonra sadece yüzük parmağındaki tırnağa siyah renkte bir desen çizerek kullanıyor. Bana göre bu tarz, ojeyi çok daha çekici hale getiriyor. Bu nedenle ben de bu yolu izledim ve orta parmağımdaki tırnağa güzel, büyükçe bir kelebek kondurdum. Kelebeği elimde bulunan tırnak damgası ile yaptım. Sonra da bir "nail art tattoo pen" ile üzerinden geçip koyulaştırdım. Bence sade ama aynı zamanda da gösterişli bir nail art elde etmiş oldum.

Elimdeki duruşunu görmeniz için de bu linke tıklamanız yeterli: http://instagram.com/p/qXrcNRqqhW/

Umarım siz de beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum.

Sevgiler.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

(KY)* Cildinizi nemlendirirken peeling yapan bir peelinginiz olsun istemez miydiniz?




Bu yazımda size belki de çoğu kadının bildiği, ancak unuttuğu kolay bir peeling tarifi vereceğim size. Aslında tarif verilmeyecek kadar basit bu uygulamayı tekrar hatırlatmakla yetineceğim.

Eğer benim gibi büyük bir kahve severseniz kahve kokusunun kahveyi içerken verdiği hazzı bilirsiniz. Benim için kahve herhangi bir içecekten çok daha fazlası olduğu için kokusu kaçtı mı bende bir memnuniyetsizlik yaratıyor. O kahveyi içmek istemiyorum ve hep mutfakta bir kenara itiyorum. Durum böyle olunca malum o kahve paketi hep mutfakta sürünüyor ve  "değerlendirilemeyecek eşya" kategorisinde yerini alıyor. İşte bu gibi zamanlarda hemen o kahveyi alıp bir kavanoza boşaltın ve banyonuzda peeling yapmak için kullanın. Böylece hem aldığınız kahveyi israf etmezsiniz hem de oldukça güzel bir peelinge sahip olursunuz.

Ben kahveyi ayaklarım için kullanıyorum ve çok memnun da kalıyorum. Bildiğiniz gibi ayaklarda en fazla kuruyan bölge topuklardır. Bu yüzden kahve bu gibi bölgeler için güzel de bir nemlendirici. İçerdiği yağ ile cildinize verdiği nem gerçekten uzun bir süre kalıyor. Böylece ayaklarınızdaki ölü hücrelerden arınırken onu aynı zamanda çok doğal bir yağ ile de nemlendirmiş oluyorsunuz. Öyle pahalı ve içinde kim bilir hangi zararlı kimyasalların bulunduğu nemlendiricilerden kat kat daha iyi, öyle değil mi?


Sevgiler.

* KY: Kendiniz Yapın

5 Temmuz 2014 Cumartesi

China Glaze Çılgınlığı Başlasın O Zaman!



Nail art işine gönül vermiş, bol bol yabancı nail art hesaplarını takip eden bütün bloggerların da bileceği gibi yurt dışında en fazla kullanılan oje markalarından biri "China Glaze" dir.
Aslında China Glaze ojeler bir süredir Türkiye'de çeşitli noktalarda satılıyordu. Örneğin, Ankara'da "Parisli Cemil" Kuaförler zincirinde bu markanın satışının uzun zaman önce başladığını OjemRujumRimelim bloğunda belirtmiş. Ancak bu yazımda sizlere China Glaze'in artık bizler için biraz daha ulaşılabilir olduğunun müjdesini vermek isterim: China Glaze ojeleri artık Gratis'te de bulabiliyoruz!

Şişeleri normal ojelere göre biraz daha geniş olan bu ojeler Gratis'te 17.90 TL'ye satılıyor. Geçen çarşamba Tunalı şubelerinde kahverengi, pembe, kırmızı simli kırmızı gibi renklerin satıldığını gördüm. Eğer bir China Glaze meraklısı iseniz Gratis'e şu sıralar uğramanızı tavsiye ederim :)

Bana gelince, her oje delisi gibi evimde bir kutu dolusu oje olduğu için hemen China Glaze marka bir oje alıp denemeye koyulmayacağım; çünkü maalesef evimde koyacak yerim yok :)


Sevgiler.

( OjemRujumRimelim'in ilgili yazısı için buyurunuz: http://www.ojemrujumrimelim.com/china-glaze-ojeler-artik-ankarada/ )


Herkese Benden Merhaba

 
   Uzun süredir varlığımı sadece instagramda @fallofthedark hesabı ile sürdürüyorken birkaç hafta öncesinde sadece yaptığım nail artlara özgü @dikkatojevar adlı hesabımı açtım. Şimdi ise hem benim gibi tırnak ve tırnak sanatı ile ilgilenen bloggerlara ulaşmak ve onlardan da yeni şeyler öğrenmek hem de çalışmalarımı daha geniş kitlelere ulaştırabilmek adına bu blogu açtım.
 
   Daha önce, bir dönem tırnak ve tırnak sağlığı hakkında GazeteBilkent'te de yazı yazdım; ancak şimdi orada yazar olmamam sebebiyle yazılarımın hepsi arşiv kısmında. Fakat bu, yazılarımı ulaşılmaz kılmıyor :) Google'da "GazeteBilkent- tırnak" diye arama yaptığınızda çoğunlukla benim yazılarıma ulaşıyorsunuz. Bu blogda da yeri geldiğinde oradaki yazılarımı sizlerle tekrardan paylaşabilirim.
 
   Umarım yeni açtığım bu blog sayesinde hem sizlere çalışmalarımla esin kaynağı ve verdiğim bilgilerle faydalı olabilirim hem de sizlerle güçlü bir iletişim kurabilirim.